Patent Stratejisi Oluşturmak

Patent Stratejileri

Patent stratejisi, patent başvurusundan önce yapılması gereken önemli adımlardandır. Patent stratejileriniz ile buluşunuzu öne süreceğiniz sektörde daha sağlam ilerleme sağlayabilirsiniz.  Tutarlı bir patent stratejisinin geliştirilmesi, üç tür fikri mülkiyet hak analizini içerir: 

  • Kendi Geliştirdiğiniz 
  • Dışarıdan Gelen 
  • Dışarıya Giden 

Fikri mülkiyet haklarınızı yönetecek bir strateji geliştirmek için, bir kuruluş genellikle bir “serbest çalışma” çalışması veya fikri mülkiyet denetimi gerçekleştirir. Böyle bir analiz, tüm patentleri, ticari markaları, telif haklarını, sözleşmeleri, malzeme transfer anlaşmalarını, teknik bilgileri ve bir kuruluşun entelektüel sermayesinin parçası olabilecek diğer her şeyi inceler.

Bir patent stratejisi geliştirmenin ilk adımıdır. Kuruluşta halihazırda var olan teknolojilerin yanı sıra geliştirilmekte olan teknolojileri belgelemektir. Mevcut teknoloji, ticari sırlar, teknik bilgiler, patentler veya bunların kombinasyonlarından oluşabilir. Teknolojilerin en kritik unsurları bir veri tabanına yerleştirilir. Veri tabanı; örneğin, aşağıdaki unsurları içerebilir: verilmiş patentler, patentlerin dosyalanma ve sona erme tarihleri, teknolojilerin özetleri, patentlerin ilk talepleri, fikri mülkiyetin mevcut ve gelecekteki potansiyeli, lisansların varlığı vb. Şirketin her projesi benzer şekilde belgelenebilir. Her projede verilen ve uygulanan patentlerin verileri belgelenmelidir; değerli ticari sırlar ve sözleşmeler de aynı şekilde belgelenmelidir.

Tüm fikri mülkiyet hakları bir veri tabanında belgelendiğinde, belgelenmiş teknolojilerin esası dikkate alınmalıdır. Sorulacak sorular;

  • Teknoloji hangi aşamada?
  • Teknolojinin yeniliği nedir?
  • Teknoloji kullanılıyor mu?
  • Teknolojiyi daha da geliştirmek için dış lisanslara ihtiyaç var mı?
  • Rekabetçi bir teknoloji var mı?
  • Teknoloji ticari olarak piyasaya sürüldü mü?
  • Teknolojiyi başlatmak için sermaye gereksinimleri gerekli mi?
  • Teknolojiyle ilgili çevresel veya düzenleyici sorunlar var mı?

Organizasyona bağlı olarak, yukarıdaki soruların cevapları değişen öneme sahip olacaktır. Örneğin, bir üniversite teknoloji transfer ofisi, teknolojinin aşamasının pilot düzeyde olup olmadığını veya patentin verilmiş olup olmadığını çok fazla umursamayabilir. Ancak, işini kurum içinde geliştirilen teknolojiye dayandıran bir kuruluş için bu konular çok önemlidir.

Patent almak pahalıdır. Bu nedenle, özellikle küçük bir kuruluş için hangi teknolojilerin nerede patentlenmesi gerektiğini eleştirel olarak değerlendirmek önemlidir. Bir buluş patentlenebilir olsa bile, onu patentlemek her zaman en iyi çözüm olmayabilir. Örneğin, bir buluşu tersine mühendislik yapmak zorsa veya patentli bir teknoloji etrafında icat etmek kolaysa, buluşu ticari sır olarak tutmak daha faydalı olabilir. Ayrıca, kimsenin patenti ihlal etmemesini sağlamak zor olacaksa, patentleme etkili bir araç olmayabilir. Örneğin, bir kuruluş bir bitki türünü dönüştürmek için patentlenebilir bir yöntem geliştirseydi, kimsenin bu yöntemi ihlal etmemesini sağlamak çok zor olurdu ve bu nedenle patentleme büyük ölçüde etkisiz olurdu.

Kuruluş ayrıca korumaya nerede ihtiyaç duyacağını da analiz etmelidir. Teknoloji yalnızca Türkiye de kullanılıyorsa veya tek olası pazar Almanya’daysa, bir patenti tüm dünyada geçerli tutma ihtiyacı olmayabilir. Bu durumlarda sadece ilgili ülkelerde patent başvurusu yapılması tavsiye edilir.

Alanınızdaki rakiplerin fikri mülkiyet hakları hakkında doğru bilgi sahibi olmanız da önemlidir. Alanınızdaki diğer kuruluşların fikri mülkiyet haklarını bilmek, kuruluşunuzun belirgin bir rekabet avantajına sahip olduğu yerleri belirlemenize yardımcı olacak ve güncelliğini yitirmiş herhangi bir fikri mülkiyetin maliyetlerini belirlemenize ve ortadan kaldırmanıza yardımcı olacaktır. Kendi fikri mülkiyet haklarınızı bilerek, potansiyel olarak satılabilecek veya lisanssız bırakılabilecek, yeterince kullanılmayan fikri mülkiyet haklarınızı tanımlayabilirsiniz; diğer kişilerin fikri mülkiyet haklarını bilmek, maliyetli ihlal davalarından kaçınmanıza yardımcı olabilir. Son olarak, fikri mülkiyet haklarınızı bilmek size başarılı bir Ar-Ge stratejisi oluşturmanız için bir yol haritası verir.

Son olarak, bir kuruluş saldırgan veya savunmacı bir patent stratejisi seçebilir. Bu, büyük ölçüde şirketin büyüklüğüne değil, aynı zamanda şirketin faaliyet gösterdiği belirli endüstrinin taleplerine de bağlıdır.

 

Saldırgan Patent Stratejisi

Saldırgan bir patent stratejisi, rakiplerinizin tescilli teknolojilerinize girmesini engellemek için engeller oluşturmak üzere tasarlanmıştır. Saldırgan bir patent stratejisi kullanmak, mümkün olan en kısa sürede patent başvurusunda bulunmak anlamına gelir. Çok sayıda patent başvurusu yapmak ve daha sonra verilen patentleri korumak pahalıdır; Öte yandan, saldırgan bir patent stratejisi, büyük lisans gelirleri sağlayabilir.

Maliyeti göz önüne alındığında, küçük şirketler genellikle patentleri dosyalama ve koruma maliyetlerini karşılayamadığından, saldırgan bir patent stratejisi genellikle yalnızca büyük kuruluşlar için geçerlidir. Boyutun ötesinde, çok rekabetçi alanlarda faaliyet gösteren şirketler için saldırgan bir patent stratejisi daha önemlidir.

 

Savunma Amaçlı Patent Stratejisi

Savunmacı bir patent stratejisi kullanan bir şirket, öncelikle yeniliklerin pratikte kullanılabilmesini sağlamak için patentler alır. Savunma stratejisiyle, dosyalama ve bakım ücretleri küçük olacak, ancak şirket patentleri lisanslamaktan telif ücreti almayacak.

Bu iki stratejiye (saldırı ve savunma) ek olarak bir kuruluş, alana ve kullandığı teknolojinin türüne bağlı olarak arada bir şey benimseyebilir. Savunma amaçlı bir patent stratejisi, güçlü bir ticari sır portföyü veya çok sayıda lisanslı teknoloji ile birleştirilebilir. Yenilikleri endüstrilere ve pazarlara göstermek için saldırgan bir patent stratejisi kullanılabilir.

 

Kamu ve Özel Sektör Stratejilerinin Karşılaştırılması

Kamu ve özel sektörün genel olarak farklı misyonları, hedefleri ve motivasyonları vardır. Bunlar, sırayla, her birinin kullandığı genel patent stratejilerini yönlendirir.

Başta şirketler olmak üzere özel sektör kuruluşları, kâr odaklıdır ve pazarın ve yatırımlarından geri dönüş bekleyen hissedarların dayattığı baskılara agresif bir şekilde yanıt vermelidir. Bu nedenle, özel sektör savunmacı ve saldırgan patentleme stratejilerini kullanacak ve genellikle dar taslak istemler içeren çok sayıda patent alacaktır. Bu şekilde, titizlikle kovuşturulan bir dizi patent portföyü, özel tahkimatlar inşa etmek için stratejik olarak kullanılır. Özel sektör kuruluşu bu suretle kendi bölgesini belirleyebilir, çıkarlarını koruyabilir ve karlarını güvence altına alabilir. Genişleyen dünya pazarında bu strateji giderek daha yaygın hale geliyor; yabancı başvuru ve patent ailelerinin kullanımı, çok uluslu şirketlerin küresel stratejik perspektifini doğrulamaktadır.

Kamu sektörü ise, daha büyük kamu yararına hizmet etmek gibi çok farklı bir misyona sahiptir. Ek olarak, kamu sektörünün çoğu için perspektif öncelikle yereldir: ya ulusal ya da muhtemelen bölgesel. Patentleme stratejileri, bir teknolojiyi veya daha sık olarak önemli bir süreci, yöntemi veya tekniği (örneğin, bir genetik transformasyon tekniği) kapsayacak daha geniş taslak istemlere odaklanacaktır. Bu tür patentler, stratejik olarak lisanslandıklarında, teknolojik bir ilerlemenin etkili bir şekilde geliştirilmesini, geniş çapta yayılmasını ve maksimum sosyal faydasını sağlayacaktır. Bu, özel sektörün çok daha sınırlı misyonunun aksine, kamu sektörünün insani çıkarları ve genel halkın refahını sağlama misyonuyla tam olarak uyumludur.

Şirketinize uygun patent stratejilerinin belirlenmesi için patent vekili ile çalışmanız gerekmektedir. Efor Patent olarak patent stratejilerinde ve şirketinizin geleceğini belirleme de uzman ekibimiz ile sizlere hizmet vermekteyiz. 

Efor Patent – Tescilleyin Sizin Olsun.