Fikri Mülkiyet ile Rekabet Avantajı Oluşturmak

Savas_GUMUS

Fikri Mülkiyet haklarının etkin korunmasıyla rekabet avantajı oluşturmak mümkündür. Dijitalleşme, yapay zeka, endüstri 4.0 gibi teknolojik gelişimlerle fikir ürünleri çok daha değerli hale gelmektedir. Firmalar da yaratıcı ve inovatif olmaları oranında rakiplerinden ayrışıyorlar. Ticari rekabetin en önemli temellerinden biri fikir ürünlerini bulan şirketlere kanunun tanıdığı münhasır haklardır. Bu hakları doğru şekilde elde eden hak sahipleri rakiplerine karşı ticari rekabet avantajı kazanmaktadırlar.

Küresel dönüşümün temelinde AR-GE ve inovasyon çalışmaları var, Türkiye olarak Dünya’nın gelişmiş ülkelerinin arasında yer alabilmemiz için bu alana daha fazla yatırım yapmamızdan başka çare yok! Cari açığımızın kapanması hatta cari fazla veren ülkelerden birisi olmamız için katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerle ihracatımızı arttırmalıyız. Bu da patentli teknoloji ile fark yaratmakla ve dünya çapında tanınan markalara sahip olmakla mümkündür.

Dünya fikri mülkiyet göstergeleri 2021 yılı raporuna göre Türkiye, patent başvurusu sayısında 14., marka tescilinde 7., tasarım tescilinde ise 4. sırada yer alma başarısını göstermiştir.

İster bir start-up ister büyük ve çok uluslu olsun, fikri mülkiyet bir şirketin en önemli varlıklarından biridir. Pazar avantajı, lisanslama yoluyla gelir akışları ve/veya dış yatırım için bir temel sağlayabilir. Bu gerçeğe rağmen fikri mülkiyetin iş dünyasındaki rolü hem nasıl elde edileceği hem de nasıl kullanılacağı genellikle iyi anlaşılmamıştır.

Yenilik, şirketinizi diğerlerinden ayırır ve işin başarısı için kritik öneme sahiptir. Fikri mülkiyet yeniliktir ve birçok biçimde bulunabilir. Hem teknik (örneğin mevcut ürünlerde veya süreçlerde küçük iyileştirmeler, mevcut ürünlerde veya süreçlerde radikal değişiklikler veya yeni ürünlerin, süreçlerin veya kullanımların geliştirilmesi) hem de stilistik (örneğin ürün ve marka tasarımları) yönleri içerir.

Fikri mülkiyet koruması olmadan bir şirket bu yeniliklerin faydalarını en üst düzeye çıkaramaz. Patentler, tasarımlar, ticari markalar ve/veya ticari sırlar (fikri hakları) şirketlere yeniliklerini korumaları için araçlar sağlar. Ancak bu araçlardan etkili bir fikri haklar portföyü oluşturmak zaman ve para açısından ciddi bir yatırım olabilir.

Bir yenilik için uygun olan koruma türleri, ticari koşullara bağlı olacaktır. Örneğin, bir ürün veya hizmet, birkaç fikri mülkiyet hakkıyla koruma gerektirebilir. Alternatif olarak, bir inovasyonu gizli tutmak daha değerli olabilir (örneğin bir tarif veya teknik bilgi).

Bir şirketin fikri mülkiyet harcaması, yeniliğin ticari değeri ile orantılı olmalıdır ve bu nedenle, şirketlerin bu yeniliğin işlerini nasıl destekleyebileceğini ve değer eklemek için nasıl kullanılacağını düşünmesi gerekir. İdeal olarak, yeniliğin erken bir aşamada resmi olarak belirlenmesi ve koruma isteyip istemediğiniz için tanımlanmış bir prosedür olacaktır.

Böyle bir karar alınırken, yeniliğin ürün/hizmetin piyasaya sürülmesiyle kamuya açıklanıp yayınlanmayacağı dikkate alınmalıdır. Rakiplerin aynı yeniliği yapma (ve muhtemelen koruma) olasılığı; Ar-Ge maliyeti açısından inovasyon etrafında tasarlamanın ne kadar kolay olduğu; fikri mülkiyet korumasının elde edilememesinin kâr marjı kaybına neden olup olmayacağı ve lisanslama yoluyla gelir elde etmenin mümkün olup olmadığını değerlendirmelisiniz.

Neredeyse kaçınılmaz olarak, zaman geçtikçe, bir yeniliği ve onun fikri mülkiyet korumasını etkileyen olaylar meydana gelecektir. Ticari iklim değişebilir. Daha fazla yenilik olabilir. Fikirlerin geliştirilmesi, ürün ve hizmetlerde değişikliklere yol açabilir ve genellikle de olur.

Değerli fikri mülkiyet haklarını korumasız bırakmaktan kaçınmak için şirketlerin yeni inovasyonları izlemesi ve koruması zorunludur. Bu aynı zamanda, fikri mülkiyet haklarının hala işletme için geçerli olup olmadığını ve eğer değilse, gelir elde etmek için hakların lisanslanıp satılamayacağının değerlendirilmesini de içerir.

Yukarıda belirtildiği gibi, fikri mülkiyet hakları, özellikle rakiplerinizin inovasyonunuzu kullanmasını önlemek ve ticari bir avantaj sağlamak için kullanabilecekleri bir değerdir. Diğer şirketler ilgili fikri mülkiyete sahip olabileceğinden, fikri mülkiyet haklarının bir yeniliği kullanma özgürlüğü sağlamadığı unutulmamalıdır. Ancak bu hakların uygulanması yükü fikri hak sahibine düşmektedir.

Rakiplerin faaliyetlerini izlemek için zaman harcanmalıdır. Bir yenilik üzerindeki münhasırlık, yalnızca gerektiğinde fikri mülkiyet hakkınızın uygulanmasıyla sağlanabilir. Münhasıra gerekli olmadığı durumlarda, fikri mülkiyet hakkını lisanslayarak (veya artık değeri yoksa satarak) gelir elde etme olasılığı göz ardı edilmemelidir. Bunu yapmamak, yıllarca süren planlamayı geri alabilir ve bazen maliyetli yatırımları boşa çıkarabilir.

Tekel hakları bir şirketin müşteriler, ortaklar ve rakipler karşısındaki konumunu güçlendirmesine olanak tanıdığından, mülkiyet hakları yatırımcılar tarafından da oldukça değerli kabul edilir.

Bu da yatırımcı güvenini ve dolayısıyla yatırım ve/veya devlet teşvikleri olasılığını artırır. Elbette bir şirkete en büyük fayda, değerinin artmasıdır! Pazarla ilgili mülkiyeti koruyan ve bunu uygun maliyetli ve yapıcı bir şekilde yöneten  stratejilerine sahip şirketler, başarılı olmak ve yatırımlarının faydalarını en üst düzeye çıkarmak için kendilerine mümkün olan en iyi şansı vermelidirler.

Efor Patent Genel Müdürü Savaş GÜMÜŞ, “fikri haklar ile rekabet avantajı oluşturmak”  ile ilgili genel değerlendirmelerinde şöyle açıklama yaptı:

Yarının zengin şirketlerini veya ülkelerini görmek istiyorsak, Bugünün AR-GE harcamalarına bakmalıyız! Hedefimiz, “Made in Turkiye / Türkiye’de üretilmiştir” olmamalı. Hedefimiz, “Designed in Turkiye / Türkiye’de tasarlanmıştır” olmalıdır. Akıllıca yapılan AR-GE ve Markalaşma stratejileri geri dönüşü çok yüksek yatırımlardır. İhracatçı bir şirket olmak gittikçe daha önemli hale geldiğinden sadece  TURKPATENT tescili ile ülkemizde koruma alma yetersizdir. Dış ticaret hedefinde olunan tüm ülkelerde sınai hakların tescili yapılmalıdır.

Efor Patent ekibi olarak müşterilerimize fikri ve sınai mülkiyet haklarının Türkiye’de ve tüm dünyada tescili ve hukuki olarak korunmasında güvenilir çözüm ortağı olarak 20 yılı aşkın süredir hizmet veriyoruz.” dedi.